Monday, May 11, 2009

Yeni başlayanlar için Eurovision


2001'den beri ilk kez bu sene slogan yok. Ama anka kuşumuz var. Fantasy bird...

Yarın akşam Eurovision'un ilk yarı finali var. Perşembe ikinci yarı final. Cumartesi büyük mutluluk... Haydi size introduction yapıcam: Eurovision, "yuroviijın" diye okunur İngilizce. Fransızlar, "lörövisyon" diye okur. Almanlara göre ise "eyröviijın" idir. Türkiye'de en çok bilinen yabancı dil İngilizce olduğuna göre "yurovizyon" diye okumamız makbüldür.

Bana başka okuma şekilleriyle gelen kişiyi, o anlamasa bile, sohbet sırasındaki bir sonraki cümlemde üstüne basa basa yurovizyon dememle kınar ve ezerim. Hatasını suratına tokat gibi çarparım. Akıllı olun, adamın asabını bozmayın. Falan fişmekan...


Eurovision'u bana sevdiren şeylerden biri her sene yeni logo tasarlanması. 2004 Istanbul'dan beri ana logo değişmiyor. Her sene evsahibi ülke yeni tema tasarlıyor.

Siz şimdi en sevdiğim yurovizyon logolarına en yeniden en eskiye doğru göz atarken, ben de bir kenardan yurovizyon geçmişimi anlatacağım.







2003'te Sertab katılınca yarışmadan haberim oldu. Öncesinde Eurovision deseniz şuursuzca bakardım. 2004'te Sertab'ın birinciliği sayesinde Eurovision İstanbul'da düzenlendi. Çağdaş'ın babası TRT'de çalıştığından dolayı yarıfinali canlı canlı Abdi İpekçi'de izledim.

Buraya kadar her şey normal. Olay 2005'te koptu. Gülşah Abla'mın erkek arkadaşı aile ile tanışmak için yemeğe geliyor. Ve muhteşem raslantı: Eurovision gecesi seçilmiş. Hem de sonradan en favori yılım olarak adlandıracağım 2005 Eurovision.

Tanışma yemeğine gelen erkek arkadaş şu an kuzenimin kocası. Ve benim hakkımdaki ilk izlenimi: Eurovision sapığı... Di mi Özgür Abi?

Yıl 2006... Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları ile Eskişehir'de Bahar Noktası oyununun turnesindeyiz. Eurovision izlemek için çözüm: Eskişehir'de Ali'yi yanıma alıp soluğu okey dönen bi' kahvehanede aldım. Amcamdan rica ettim. TRT'yi açtı. Mutlu mesut izledik. Oylamaları göremedim. Çünkü kahve kapandı.

Yıl 2007... Eurovision izlememi engellemeyen çalışan iç ve dış tehditler cirit atmaya devam ediyor. Bu sefer Boğaziçi Üniversitesi Yüzme Takımı ile İzmir'deyim. Üniversiteler arası yarışlar var.

Yarıfinali uçağa binmeden 5 saat önce evde izlemiştim. Final için İzmir Kordon'u seçtim. Tüm takım arkadaşlarımdan ayrılıp Mado'ya koştum. Rica ettim. TRT açıldı.

Takvimler 2008'i gösterirken 10 yıldır saat gibi çalışan televizyonum kelek yaptı. Hem de Eurovision'a bir hafta kala. Cevabını tamir görerek aldı.

Veee son olarak 2009. Arda İsveç'te. Her zamanki gibi televizyondan uzakta. Yarın akşam Eurovision'u Efelerin evinde izleyecek. TRT yerine SVT olacak yayıncı. İsveççe yorumlarla.

- Klasik Türk İnsanı: Eheheue Arda, kaçıncı oluruz?
- Arda (iç ses): O değil de... Bu sene logo nasıl tasarlandı acaba? Sahne tasarımı büyüleyici mi? Işık sistemini iyi kurdular mı? Acaba kaç farklı ülke bir arada? Sahne performansları nasıl olcacak? Orijinal koreografiler izleyecek miyiz? Hangi ülkeler jazz söyleyecek?
- Arda(dış ses): Haa? Bilmiyorum.

No comments:

Post a Comment

Bence