Saturday, March 28, 2009

I Hate Democracy !


Şimdi aslında düşünce özgürlüğü yok ya. Hah, işte varmış gibi yapıp yazı yazıcam. Yarın seçmeye gidiceksiniz ya... Seçim konuşmamı hazırladım.

Şimdi nedir bu demokrasi? Hemen Wikipedia anlatsın bize:

"Democracy is a form of government in which power is held directly or indirectly by citizens under a free electoral system. It is derived from the Greek δημοκρατία (dēmokratía (info)), "popular government",which was coined from δῆμος (dêmos), "people" and κράτος (krátos), "rule, strength" ..."

Yani diyor ki, demokrasi halkın doğrudan veya dolaylı olarak özgür seçimlere gittiği yönetimdir. Popüler hükümet demekmiş. Yunanca halk ve güç kelimesinden geliyormuş. Popüler hükümet nedir peki? Pop müzik gibi sanırım. Hemen açıyoruz Kral Tv'yi ve PowerTurk Tv'yi. Bekliyoruz biraz. Ah işte pop müzik listesi. Hem de biz telefonla bilmem kaç bilmem kaça SMS atarak listeyi belirliyoruz. Neeeeeee, Gülşen birinci sırada mı? İkinci sırada Serdar Ortaç mı? Bence gayet demokratik bir prototip olmuş. Yine bok gibi seçmişsiniz. Çünkü zevk seviyesi bok ve ötesi. Saygı duymuyorum. Geçtik.

Yarın seçimde kimi seçeceksiniz? İnternet sitelerine girip falan 10 dakikalık araştırma yaptınız mı? Hayır? Aferim, iyi bok yediniz. Sizden bolcasına ihtiyacımız var ki popüler hükümetimizi seçelim.

Peki ben demokrasiyi niye sevmiyorum? Çünkü demokrasi zararlıdır. Demokrasi insanlara silah vermek gibidir. Sen gider cahilin eline silah verirsen nereye sıkacağı belli olmaz. Bak ortadoğuya. Kadınları, namussuz diye taşlamıyorlar mı? Ama demokrasi. Herkes taşlanmasını istiyor.

Peki benim elimde demokrasi yerine ne var? Aslında fazla bir şey yok. Ama en kuvvetlisi şu sanırım: Meritokratik Demokrasi. "O ne be" dediniz di mi? Hemen Wikipedia:

"Meritocracy is a system of a government or other organization wherein appointments are made and responsibilities are given based on demonstrated talent and ability (merit), rather than by wealth (plutocracy), family connections (nepotism), class privilege (oligarchy), friends (cronyism), seniority (gerontocracy), popularity (as in democracy) or other historical determinants of social position and political power. In a meritocracy, society rewards (by wealth, position, and social status) those who show talent and competence as demonstrated by past actions or by competition."

Türkçesi de şu: Meritokrasi; ödev, görev ve sorumlulukların varolan yetenek ve kapasitelere göre dağıtılmasıdır. Yani yönetecek kişilere verilen yetkilerinin, onların zenginliği (plütokrasi), akraba torpili (nepotism), sınıf üstünlüğü (oligarşi), arkadaş eş dost (gerontokrasi veya AKP), ya da popülarite'ye (demokrasi) göre verilmemesidir. Yani meritokraside Tayyeap'ın bilmem nesi bilmem nereye bilmem ne olmayacak. Aydın Doğan'ın keza... Kültür Bakanı uyumayacak. Spor bakanının göbeği olmayacak. Maliye Bakanı da İmam Hatipli olmayacak. Çünkü herkes bildiği işi yapacak. Konusunda deneyimli kişiler yönetecek ülkeyi. Sağlık bakanı seçilecekse önemli profesörler arasından seçilecek. Yani demokrasinin bir tür "akademik ve bilgisel" alt sınır konmuş hali. Tabi bu durumda Arda gidip Tarım ve Köy İşleri bakanı için partisine oy vermeyecek. Çünkü Arda'nın bu konuda bilgisi yok. Yani körler sağırlar birbirini ağırlamayacak.

Peki Atatürk gerçek demokrasiyi uygulamış olsaydı ne olurdu? En basitinden şapka devrimi olmazdı. Böyle kadınlar deniz anası kıyafetleriyle dolaşırdı. (ki hala annenisin çarşafını kullananlar var. konu dışı) Halkın çoğunluğu açılıp saçılmak istiyor muydu? Yooo. Yani Atatürk bunu halka sorsaydı avcumuzu yalardık. O zaman demokrasi aslında insanlığın gelişiminin de önünde engel (eğer halk cahilse).

"Herkes hak ettiği biçimde yönetilir." diye bir söz var. Bir kısmımız hak etmediği için bundan zarar görüyor. Ama siz gidip yine hakettiğiniz ampül kafalıyı seçin. Giderken de şu şarkıyı mırıldanırsınız:


No comments:

Post a Comment

Bence