Friday, February 6, 2009

... burada annelerin bebekleri

Nasılsın? Belki de hayatımda en çok duyduğum ve hiç düşünmeden yanıt verdiğim soru. İyiyim. Cevaplar belli aslında: iyiyim, orta şekerli, boğaz(lar)ım ağrıyor biraz, mutluyum, mutsuzum… 4 hafta bitiyor İsveç’te. Ve bu dört hafta bana sanırım hayatımda hiç tatmadığım bir duyguyu tattırdı. Huzurluyum. Evet, hayatımda ilk kez huzuru hissediyorum.

Efe’nin yazısından alıntı: “Karlı yollarda bebek arabalarının teker izleri... Kafalarında ushanka'ları yavrucakların. Üstlerinde kar kıyafetleri... Püntik püntik geziyorlar ortalıkta. Bi kere de ağladıklarını görsem. Gülüyor burda annelerin bebekleri. Kızmıyor ki anneler. Fatuları ödeyememek gibi bir derdi yok çünkü kocasının. Kendi de çalışıyor üstüne üstlük. …. Apartmana kim giriyor diye bakmıyor zemin kattaki teyze perdesini aralayıp. Aksine o da açıyor perdesini. "Nasıl huzur içinde yaşadığımı görün." dercesine. Komşusu da "Ben de öyle yaşıyorum, neden bakayım?" deyip bakmıyor hiç içeri. Herkes böyle yapınca Mahalle İnsiyatifi oluşuveriyor. Belki komşuluk ilişkileri gelişmiyor belki ama sağlıklı düşünen beyinler lazım be yav...”


Gülüyor burada annelerin bebekleri. Gülüyor burada insanlar. 4 Hafta geçti kimse kimseyle kavga etmedi burada. Kimse kimseye sesini de yükseltmedi. Kavga etmeden anlaşabilmeyi öğrenecek burada annelerin bebekleri. Otobüslere bütün kapılardan binip inebiliyorsun. Her kapıda akbil kutusu var. Kimse bakmasa da seyahat kartlarını kullanmayı bilecek buradaki annelerin bebekleri. Ön kapıdan binerse şöföre "HEJ" demeyi de bilecek. Otobüslerde balık istifi de taşınmayacaklar.
IKEA’ya gittim. 15 tane kadar kasa var. Sadece iki tanesinde kasiyer. Diğer kasalarda kredi kartı geçiyor. Üstelik aldığınız ürünleri de siz kendi kendinize okutuyorsunuz. Çıkış kapısında öten sensörlerden de yok. Girerken de zaten kimse üstünüzü aramadı. Terör yok ki burada. Aldığı ürünün parasını ödemesi gerektiğini öğrenecek buradaki annelerin bebekleri.
Kampüsün girişinde güvenlik elemanları yok ki burada. Kampüsün etrafında duvarlara da gerek yok. Kimse öğrencilere zarar vermek istemeyecek ki… Sınıf farkları olmayacak ki burada. Size öğrenci muamelesi yapmayacak burada annelerin bebekleri. Öğrencinin öğretmenden farkı olmayacak. Sen bilmiyorsun demeyecek. Gözlerinin içine bakacak, senden ne öğrenebilirim diye.
Tamirci de insan olacak burada, temizlikçi de, müdür de… Ofislerde dikey hiyerarşi olmayacak zaten. Laptoplarını alıp aynı masanın etrafında sohbet ederek çalışacak burada annelerin bebekleri. Aynı yerlerde yemek yiyebilecekler burada annelerin bebekleri, aynı kıyafetleri alabilecekler. Çok aşırı uçurumlar olmayacak maaşlarında. Herkes sevdiği işi yapabilecek. Devlet de Robin Hood’çuluk oynayacak bir bakıma.

Bense Türk haber sitelerini arkadaşlarımın yanında açmaya utanır oldum. Anasayfayı açıyorum. Sakallı bıyıklı çirkin adamlar var. Resim değişiyor çarşaflı kara-fatmalar var. Arkasından magazin geliyor. Arda Turan kız arkadaşıyla evinde öpüşürken görüntülenmiş. So what? Türkiye 72 milyonu seks yapmadan üretti. Şşşt, sus, çocuklara kötü örnek olabilecek içerik. Seks diye bir şey yok. Aman, leylekler falan var. Her şey ne kadar içimizde kalmış. İzlemeyi seviyoruz. Gözetlemeyi seviyoruz. Biri bizi gözetliyor.

Nasılsın? Huzurluyum. Git gide daha çok tat alıyorum. Alışıyorum. Aradıklarımı fark etmeden etrafta buluyorum. İsveççe de konuşamıyorum ki daha. Burada annerin bebekleri de benim kadar konuşuyor zaten. Gülüyor burada annelerin bebekleri. Gülüyor Arda bebek yeniden…

3 comments:

  1. ardacığım senden buradaki bebekleri oradakiler gibi nasıl yaparızın cevabını merak ediyorum döndüğünde. gelene kadar bekle. geldiğinde görüşürüz. benim erasmustakileri beklemek konusundaki tecrübeme güven:)

    ReplyDelete
  2. annelerin bebekleri adam olacak da chp'nin başına geçecek.

    ReplyDelete
  3. barış manço'yla adam olacak çocuk...

    ReplyDelete

Bence